Sarıkamış’ta kar yüksekliğinin 160 santimetreye ulaştığını, Karslıların meteorolojiye inanmadığını, devletin halkın morali bozulmasın diye hava sıcaklığını hep 5-6 derece yüksek gösterdiğinin burada en çok konuşulan dedikodu olduğunu (ama Ka’ya kimse açmayacaktı bu konuyu) anlattı. Çocukluklarında, İstanbul’da İpek ile kar hep daha çok yağsın isterlerdi: Kar onda hayatın güzelliği ve kısalığı duygusunu uyandırıyor, bütün düşmanlıklarına rağmen […]
Bir büyük üstat Frenk nakkaşı ile başka büyük bir nakkaş ustası bir Frenk çayırında yürürler ve ustalık ve sanat üzerine konuşurlarmış. Karşılarına bir orman çıkmış. Daha usta olanı, ötekine şöyle demiş: “Yeni usullerle resmetmek öyle bir hüner gerektirir ki,” demiş, “bu ormandaki ağaçlardan birini resmettin mi, resme bakan meraklı buraya gelip, isterse o ağacı diğerlerinden […]
… insanların yüzlerine baktıkça görüyorum ki ellerine daha cinayet işleme fırsatı geçirmemiş oldukları için pek çok kişi masum zannediyor kendini.
Bu dünyanın sıra sıra görüntüler, bir dizi yanlış yorumlanmış işaretler ve körü körüne benimsenmiş birtakım alışkanlıklardan oluştuğunu, asıl dünyanın ve hayatın bunların içinde ya da dışında, ama yakınlarda bir yerde olduğunu acıyla biliyordum.
Sessizlerin, anlatmayı bilmeyenlerin, kendini dinletemeyenlerin, önemli gözükmeyenlerin, dilsizlerin, o iyi cevabı hep olaydan sonra evde düşünenlerin, insanların hikâyelerini merak etmediği o kişilerin yüzleri diğerlerinden daha anlamlı, daha dolu değil mi?
… hiçbir şey hayat kadar şaşırtıcı olamaz. Yazı hariç. Yazı hariç. Evet tabii, tek teselli yazı hariç.
Dünyayı esrarlı yapan bir şey varsa, o da, insanın kendi içinde barındırdığı, ikiz kardeşi gibi birlikte yaşadığı bir ikinci kişinin varlığıydı.
… bir başkasının belleğini ağır ağır edinmekten başka neydi ki okumak?
O zamanlar hikâyelerle hayatlar o kadar gerçekti ki, kimsenin aklına, hangisi hayatın aslı, hangisi hikâyenin aslı diye sormak gelmezdi. Rüyalar yaşanır, hayatlar yorumlanırdı.
Sinemadan çıkan kalabalığın yüzünde bir hikâyeye gırtlaklarına kadar gömülebildikleri için kendi mutsuzluklarını unutan insanların huzuru vardı.