Balık tutmakta hiçbir zaman usta olamamışımdır. (…) Bu yüzden de benim tuttuklarım, birkaç sarpayla az sayıdaki küçük boy bıyıklı sirozun ve boşa harcanmış pek çok saatin ötesine hiçbir zaman geçmezdi ( daha doğrusu boşa geçmiş denemezdi, çünkü ben hiç farkına varmadan, gelecekte benim için daha az önemli olmayacak şeyleri “tutuyordum”: hayalleri, kokuları, sesleri, esintileri, duyguları).