Sesler
Ölüler tik-tak sesleri çıkarırlar
Yaşayanların kalp atışlarıyla doldurdukları yeri
ölüler bir saatin tıkırtılarıyla doldururlar
Yaşlı, yorgun hastaların
hırıltılarıyla doludur saatler
Saatler ki odaların tüm ışığını emer
Ve bir ses, bir ses ki etsiz kemiksiz
Tüm böylesi sesler gibi uzaktan, çok uzaklardan
Bir ses ki ışığın çekildiği havzayı doldurur
Bir ses ki insan cismine çarpınca iki eşyaya ayrılır:
Kundak ve Tabut
Kapı gıcırtıları çıkarır mezar taşları
Açılıp kapanan gözlerim de böyle gıcırdar
Eşyayı sıkıştıran bir mengenedir gözlerim
Ve başım iki elimin arasında: Tanrım!
Aynı uğultudur tüm kafataslarında barınan
kemiklerden sızar ve eti çürütür bu uğultu
Aynı korkuyla takırdar dişlerimiz, ölüm bir kardeşliktir
Ve işte insan müsveddesi!
inim inim inleyerek yanıtlar uzaklardan gelen o sesi