*

Oğuz Atay

279

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Üzülme Turgut, bunu karşındaki bilmiyor Turgut, biraz gülümse Turgut, anlıyormuş gibi bak Turgut; kimse o kadar akıllı değildir, kimse seninle korktuğun kadar ilgili değildir.

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 408
203

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Olay, XX. yüzyılın ikinci yarısında, bir gece, Turgut’un evinde başlamıştı. O zamanlar daha Olric yoktu, daha o zamanlar Turgut’un kafası bu kadar karışık değildi. Bir gece yarısı evinde oturmuş düşünüyordu. Selim, arkasında bir de herkesin bu durumlarda yaptığı gibi, mektuba benzer bir şey bırakarak, bu dünyadan birkaç gün önce kendi isteğiyle ayrılıp gitmişti. Turgut, bu […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 25
155

Günlük, Oğuz Atay

Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım. Sonumuz hayırlı değil herhalde onun gibi. Bu defteri bugün satın aldım. Artık Sevin olmadığına göre ve başka kimseyle konuşmak istemediğime göre, bu defter kaydetsin beni; dert ortağım olsun. “Kimseye söyleyemeden, içimde kaldı, kayboldu,” dediğim düşüncelerin, duyguların aynası olsun. Kimse dinlemiyorsa beni – ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2002 s. 4
146

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Ona yaptığınızı bana yapamayacaksınız. Beni yolumdan çeviremeyecekler Olric! insan, Selim olduktan sonra ne yapsa olur, anlıyor musun Olric? Anlıyorum efendimiz. Anlamasan da olur. Kimse anlamasa da olur. Gerçek hürriyet budur Olric. Ben anlıyorum. Anlatamasam da olur.

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 417
145

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Sen bir saksı çiçeğisin Turgut Özben. Yapraklarını birbirine sürterek varlığını duyamazsın.

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 408
144

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

İçini tarifsiz bir korku kaplıyor, olduğu yerde ter içinde kalıyordu. Selim`i düşünen Turgut tan başka bütün Turgutlar, birdenbire onu yalnız bırakıyordu. Bir çocuk gibi çaresiz ve savunmasız kalıyordu. Üzülme Turgut, bunu karşındaki bilmiyor Turgut, biraz gülümse Turgut, anlıyormuş gibi bak Turgut; kimse o kadar akıllı değildir, kimse seninle korktuğun kadar ilgili değildir Turgut diye kendine […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 402-403
143

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

“Hepinize bu üniversiteyi bitirebileceğimi, hem de kırıntılarımla bitirebileceğimi göstereceğim. Size de, onlara da göstereceğim”. Kimdi onlar? Bilmiyordu. “Böyle olmama sebep olanlar,” diyordu. “Her çağımda isimleri değişen ve aslında hepsi birbirinin aynı olanlar. Onlar işte!”.

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 399-400
142

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

İsa’dan tam 1936 yıl sonra dünyaya gelen Selim’in doğumu yalnız kendisi için mi önemlidir? O tarihte orta yaşlı bir adam olan Numan Beyin “erkek evlat” istemesi, bunak dedenin bir torun özlemi içinde olması -henüz oğlunu torunundan ayıracak kadar aklı başındaydı- ufak tefek annesinin bu ağır yükü dokuz aydan beri karnında taşımasının sabırsızlığı ve tutunanların yeni […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 160
141

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

Eller boşta kalıyor, tutunamıyorlar toprağa Anlatamıyorlar anlatılamayanı. Anlatmak gerek: Düşman sarmış her yanı Oysa, mesela Selim Işık Anlatmadan anlaşılmaya âşık. Böyle adama (Darılma ama) Yaklaşmaz hiçbir güzellik, Doğduğu günden beri kalbinde bir delik, Almak için bütün sızıları içine. Her zaman utanmıştır başkaları yerine.

İletişim Yayınları, İstanbul 2004 s. 133
140

Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay

“Korkuyu Beklerken”den Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı.

İletişim Yayınları, İstanbul 2000, s.71