*

Oğuz Atay

139

Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay

“Korkuyu Beklerken”den Korkuyla beklemek, korkuyu beklemek gereksizdi; çünkü dünyanın yarıçapını ve İstanbul’un fethini biliyordum.

İletişim Yayınları, İstanbul 2000, s. 81
138

Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay

“Korkuyu Beklerken”den Yüzüm, günden güne hiç değişmediği halde (bunu, her sabah aynada yaptığım gözlemlerden biliyordum), resimler arasında vahim farklar vardı. Bu değişikliği, yüzümde izleyemediğim için üzüldüm; hiçbir şeyin gelişimini (ya da çöküşünü) izlemek mümkün olmuyordu.

İletişim Yayınları, İstanbul 2000, s. 61
137

Korkuyu Beklerken, Oğuz Atay

“Demiryolu Hikâyecileri : Bir Rüya”dan Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?

İletişim Yayınları, İstanbul 2000, s. 196
136

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay

Hava kararıyordu. Köşeden bir genç kızla bir genç adam göründü kolkola. Delikanlı bir şeyler anlatıyordu, genç kız da başını sallıyordu. «Bana kalırsa filim biraz karışıktı,» dedi genç adam. «Bazı yerini anlamadım.» «Canım,» dedi kız, «Sonunda çocuk ölüyor işte.» «Aptal,» dedi delikanlı “O kadarını biz de anladık.»

İletişim Yayınları, İstanbul 2008 s. 474
135

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay

«Ülkemiz. Ülkemiz, bazı yanlarından denizlerle, bazı yanlarından da başka ülkelerle çevrili; genellikle dört köşe, özellikle çok köşe bir kara parçasıdır. Denizlerin olmadığı yerlerde ülkemiz, noktalı çizgilerle sınırlanmıştır.» «Hani, haritalardaki gibi, değil mi?» «Sözümü kesme. Evet, haritalardaki gibi. Ülkemiz, bir haritaya benzer.» «Kesikli, yani noktalı çizgiler neye benzer, Hikmet amca?» «Sözümü kesme dedim. Noktalı çizgiler bir […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2008 s. 110-112
134

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay

«Hep böyle yaşamayı düşünmüyorsun herhalde.» Hikmet, kahveye uzandı. (Acele etme.) Kahveyi almadan geri çekildi: «Düşünüyorum. Yani, nasıl yaşamak gerektiğini düşünüyorum, demek istedim. Şimdi oldukça vaktim var düşünmek için. Bir de geçmişim olmasaydı, çok rahat edecektim. Bazıları da, sadece geçmişimi düşünmek için gecekonduya çekildiğimi söylüyorlar.» «Kimler?» Hikmet güldü: «İçimdeki bazıları. […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2008 s. 140-141
41

Tehlikeli Oyunlar, Oğuz Atay

“Benim gibi korkakları, rüyalarında bile rahat bırakmıyor­lar albayım, bizim üniversitede bir hoca vardı; adı sosyal le başlayan bir derse geliyordu. Rüyama girdi albayım. Fare ol­muş ama, başı gene kendi başı. Masanın, yatağın altından, Bütün hesaplarını biliyorum, diye sırıtıyor, benimle eğleni­yordu. Çok hızlı hareket ediyordu. O yaşta bir farenin bu baş döndürücü koşuşmasını kıskanıyordum. Uzun yıllar […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2008 s.260-261
25

Tutunamayanlar, Oğuz Atay

[…] yatağımızın yanında kitaplarımız duruyor benim komodinimin üstünde benimkiler duruyor senin komodininin üstünde seninkiler duruyor ışıklarımız da gece lambalarımız da ayrı fakat kalplerimiz bir çarpıyor sen dört ben altı sayfa okuyunca uykumuz geliyor aynı anda birbirimize doğru dönüyoruz öpüşüyoruz aynı anda Fransızlar gibi iyi geceler diliyoruz Amerikalılar gibi birbirimize arkamızı dönüyoruz sabaha tekrar buluşmak üzere […]

İletişim Yayınları, İstanbul 1997, s. 484-485