*

Hermann Hesse

502

Siddhartha, Hermann Hesse

Pek çok sesi birbirinden ayırt edemiyordu artık, neşelileri gözü yaşlılardan, çocuksuları erkeksilerden ayıramıyordu, birbütün oluşturuyordu hepsi, özlemin yakınması ve bilen kişinin gülüşü, öfkenin haykırışı ve ölen kişilerin iniltisi, hepsi birdi şimdi, hepsi iç içe geçmişti, birbirine bağlanmış, binlerce kez birbirine sarılıp dolanmıştı. Ve tümü, bütün sesler, bütün amaçlar, bütün özlemler, bütün çileler, bütün hazlar, bütün […]

Can Yayınları, İstanbul, 2016, s. 133
501

Siddhartha, Hermann Hesse

Kamala’nın yüzünde yorgunluk okunuyordu, mutlu bir hedefe ulaşmayan uzun bir yolda yürümenin verdiği yorgunluktu bu.

Can Yayınları, İstanbul, 2016, s. 85
500

Siddhartha, Hermann Hesse

Anlamını çıkarmak istediği bir yazıyı okuyan biri, işaretleri ve harfleri küçümsemez; yanılsama, rastlantı ve değersiz bir kabuk diye bakmayıp okur, inceler ve sever onları, her harf karşısında böyle davranır. Oysa dünya kitabını ve kendi varlığımın kitabını okumak isteyen ben ne yaptım, önceden varsaydığım bir anlam uğruna işaretleri ve harfleri hor gördüm, görüngüler dünyasına yanılsama, dedim; […]

Can Yayınları, İstanbul, 2016, s. 48
499

Siddhartha, Hermann Hesse

Buddha söylencesi hoş geliyordu kulağa, bu çeşit haberlerden bir büyü kokusu yayılıyordu. Hastaydı dünya çünkü ve yaşama katlanmak zordu.

Can Yayınları, İstanbul, 2016, s. 31
498

Siddhartha, Hermann Hesse

Tacirlerin ticaretle uğraştığını, prenslerin avlanmaya gittiğini, yaslıların ağlayıp sızlayarak ölülerinin yasını tuttuğunu, fahişelerin gelip geçenlere kendilerini peşkeş çektiğini, hekimlerin hasta tedavisiyle uğraştığını, rahiplerin ekin ekilecek günü saptadığını, sevgililerin seviştiğini, annelerin çocuklarını emzirdiğini gördü, ama bütün bunlar gözlerinin bakışına değmeyecek şeylerdi, hepsi yalan söylüyordu, hepsi pis pis kokuyor, yalan dolan kokuyor, hepsi, hepsi soyluluk, mutluluk ve […]

Can Yayınları, İstanbul, 2016, s. 23