Zamanın okyanussallığını anlamış olan Blake, katı ve hatalı zaman tanımlarının sorumlusu olan Newton’a acımasızca saldıran bir gravür yapmıştı. Gravürde Newton, elinde pergelle okyanustaki bir karaya oturmuştur. Gözü ne okyanusu ne zamanın kendisini görür; kör bir kararlılıkla zamanı matematiksel oranlara ayırır ve tek harekette onun niteliğini, ayırt ediciliğini yok eder. http://www.flickr.com/photos/[email protected]/3363344865/ Çev. Ertuğ Altınay
Yakın zamanda, (kendi Joyce`larını anlamayan) Dublinli otoriteler, Liffey Nehri nin dibine, milenyuma kadar geri sayacak dijital bir saat yerleştirdiler. Zamanın bütünlüğünü, otoritelerden çok daha derin hisseden nehir ise bu dijital hiçliği reddetti ve saat defalarca bozuldu. Sanki dünya söz sanatlarından oluşuyordu, zamansa bir nehir, dijital saat de yalnızca mekanik bir sahtekârdı. Çev. Ertuğ Altınay
Yazar R. K. Narayan, şöyle tanımlar çocukluğu: “Saatleri saymadan günü geçirmektir. İnsanın sonsuzlukta var olduğu çağdır çocukluk”. Çev. Ertuğ Altınay
Yapma çiçekler, hiç bilmedikleri bitmek bilmez bir yaz varmış gibi yapadursun, ayrıldı zaman doğadan. Yıl boyu, yapay çimler eziyor gerçek baharın titrek ot tohumlarını ve neon ışıkları bıçaklıyor geceyi. Çev. Ertuğ Altınay
Eski Hint düşüncesi, zamanı akan bir su gibi tanımlar ve okyanusla karşılaştırır. Kuzey Hint lehçelerinde, ab kelimesi hem “su” hem de “şimdi” anlamlarını taşır. Sanskritçe bir metin olan Atharva Veda da zamanın ötesindeki dolu veya taşan bir kaptan bahsedilir. Kabın kendisi zamansızdır, ama zaman, bu kaynaktan sonsuza dek yeniden dolacaktır. Hem zamanın kendi akışkan doğasını, […]
Burundi de zaman tarif edilir (yani saymak yerine bir özellik atfederek ifade edilir); karanlık bir geceye “sen-kimsin-gecesi” denir, çünkü hava biriyle karşılaştığınızda yüzünü göremeyeceğiniz kadar karanlıktır ve karşınızdakine kim olduğunu sormanız gerekir. Çev. Ertuğ Altınay
Zamanın doğadan o denli kopuk, dünyanın ritminden de o denli daha kesin olduğu Batı daki zaman modelinden farklı olarak, birçok kültür için zaman, yalnız doğal dünyada ve doğanın işleyişinde beden bulur. […] Yakutlar “dünya geçti” derler, ki bunu, “bir yıl bitti” diye tercüme edebiliriz. Brezilya daki Mato Grosso do Sul da yaşayan Guarani- Kaiowa Kızılderilileri, […]
Albrecht Dürer`in (1471-1528), “Parmaklıklı Pencerenin Arkasındaki Çıplağın Resmini Yapan Sanatçı” adlı bir gravürü vardır. Çıplak (gayet seksi bir kadın), yüzünde şeytani bir gülümsemeyle ressamdan uzakta bir yerde uzanmıştır; sol eli, ressamın (baksa) göreceği şekilde tahrik edici bir şekilde, neşeyle kendisine neredeyse dokunmaktadır, belli belirsiz. Peki ya “Parmaklıklı Pencere”? Ressam çıplak ile arasına koymuştur onu; böylece […]