*

Hasan Ali Toptaş

420

Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş

Peki ama, yok edilmeye değecek önemi nereden geliyordu Nuri’nin? İşte bunu bekçi bilemezdi; Belki o, sonu sonsuza dayanan bir yok etme tasarısının ilk kurbanıydı. Her köyden birer kişiyi yok edelim bakalım, diyebilirdi devlet; ötekilerin yok olmaya ne denli hazır olduklarını anlamak için. Köyden hayalet hızıyla gelip geçen çerçi, yüzlerden bu hazırlığın ipuçlarını toplamıştı belki; şimdi […]

YKY, İstanbul 2008 s. 29-30
310

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Kimi zaman asarlar kendilerini tütün dumanına bir akşamın en ince yerinde yorgun yorgun, kimi zaman iç kanamalı bir şilep gibi rakıya demirlerler yüreklerini; kimi zaman dayanamayıp kusarlar bizi hızla, kimi zaman silerler görüntümüzü kızları olmamış bir kızla ve dönüp dolaşıp baba kelimesinde yaşarlar. Bu kelime biricik evleridir onların ve onların, koşulsuz sevmek gibi sonsuz bir […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 36
309

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Yalnızlık hadi gidelim`dir çoğu kez, hadi n`olursun.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 92
308

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Neresinden bakılırsa bakılsın, her cümlede bir çift göz vardır ve her noktada bir insan. O insan ki, bakar bize ve ötemize; ve o insan ki, giyindiği zamanın gerisinden sorar hep kaygılanır, duraksar ve sessizdir; ve geldim demenin bir sessizliği varsa, öpüşelim demenin, sen hâlâ gitmiyor musun demenin ya da ölmek istemenin bir sessizliği varsa, kelimeleri […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 7
307

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Silahını kendinden yontar yalnızlık; her şeyden koptuğu için her şey olan kendinden. – Peki namlunun ucunda kim var? – Kim olacak; tetikteki ben.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 108
306

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Yalnızlık kendini her gün yıkıp her gün kuran çok eski bir handır. Taşlarında yüzyılların parmak izleri vardır; burçlarında göğü; ve odaları birer andır. Kilidi zamandır bu hanın, pencereleri dışarıdan çok içeriye bakar, kapıları dışarıdan çok, içeriden azdır; hanlar ki yorgun yolcuların çaldığı yitik bir sazdır. Bir hancı çıkagelir sonra, elinde şamdan, bakar. Karanlık uzatıp karanlığını […]

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 85-86
305

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Zangır zangır bir tren geçerdi ya, damarlarımızdan; yalnızlık, onun dönmeyeceğini bilmekti.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 63
304

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Hiç kuşkusuz, dünya ölülerle ağırdır; ve yeryüzü onlarla kalabalık.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 54
303

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

Yazılmamış kitaplardır ölüler ve zamanın rafına kaldırılmış gümüşlerdir. Onlar ki, bir yanlarını bırakırken bize, bir yanımızı götürmüşlerdir.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 53
302

Yalnızlıklar, Hasan Ali Toptaş

çocuktum ve geleceğim kadardım.

İletişim Yayınları, İstanbul 2010 s. 44